SOUFFRANCE

      Cumalıkazık Köyü  Hikayesi

 

Bursa'nın Yıldırım ilçesine bağlı Cumalıkazık köyü, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş dönemlerinden kalma tarihi dokusuyla ziyaretçilerini adeta zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. 700 yıllık geçmişiyle, bu köy, Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerini sunuyor. Taş sokakları, renkli pencereleri ve ahşap evleriyle Cumalıkazık, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alarak kültürel mirasın korunmasında önemli bir rol oynuyor.

 

 

Cumalıkızık köyü, aynı zamanda 2000'li yılların başında Türk televizyonlarında fırtınalar estiren "Kınalı Kar" dizisine ev sahipliği yapmıştır. Dizi, Emrah ve Özlem Conker gibi ünlü isimleri başrollerde ağırlarken, köyün otantik atmosferi ve tarihi dokusu, hikayenin duygusal derinliğini artıran bir arka plan olarak hizmet etmiştir. "Kınalı Kar", yayınlandığı dönemde büyük bir popülerlik kazanmış ve Cumalıkazık köyünü Türkiye'nin dört bir yanından ziyaretçilerin ilgisini çeken bir turistik cazibe merkezi haline getirmiştir.

Dizinin etkisiyle, Cumalıkazık köyü, sadece yerel değil, ulusal bir üne kavuşmuş ve birçok ziyaretçiyi ağırlamıştır. Köy, tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Köydeki evler, daracık sokaklar ve tarihi yapılar, Osmanlı dönemine özgü mimari özellikleriyle dikkat çekiyor. Ziyaretçiler, köyün sokaklarında yürürken, geçmişin izlerini hissedebilir ve tarihi yaşayabilirler.

Cumalıkazık köyü, aynı zamanda lezzetli yöresel yemekleri ve kahvaltı mekanlarıyla da ünlüdür. Köyde yapılan geleneksel kahvaltılar, ziyaretçilere yöresel tatları deneyimleme fırsatı sunuyor. Köyün doğal ürünleri ve el yapımı yiyecekleri, ziyaretçilere eşsiz bir gastronomik deneyim vaat ediyor.

Kısacası, Cumalıkazık köyü, tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunarken, "Kınalı Kar" dizisiyle de köyün tanınırlığını artırmış ve köyün turizm potansiyelini önemli ölçüde yükseltmiştir. Dizi sayesinde köy, hem tarihi hem de popüler kültür açısından önemli bir yere sahip olmuş ve ziyaretçiler için vazgeçilmez bir durak haline gelmiştir. Cumalıkazık köyünü ziyaret etmek, tarihi ve kültürel bir keşif yapmak isteyenler için kaçırılmaması gereken bir fırsattır.

        Bursa, tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü, Türkiye'nin en gözde şehirlerinden biridir. Yeşil Bursa olarak da anılan bu şehir, zengin kültürel mirası ve eşsiz lezzetleriyle ziyaretçilerini büyüler. Şehrin kalbinde yer alan Yeşil Çarşı ise, Bursa'nın tarihini ve kültürünü yansıtan en önemli noktalardan biri olarak kabul edilir.

Yeşil Çarşı, adını çevresindeki Yeşil Cami ve Yeşil Türbe gibi tarihi yapıtlardan alır ve Bursa'nın en eski alışveriş merkezlerinden biri olarak bilinir. Burası, hem yerel halkın hem de dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin uğrak yeridir. Çarşı, renkli tezgahları ve samimi atmosferiyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar.

    Çarşıda satılan ürünler arasında, el emeği göz nuru çini işleri dikkat çeker. Bu çiniler, geleneksel Türk sanatının en güzel örneklerini sergiler ve her biri, ustaların yıllar içinde kazandığı tecrübe ve becerinin bir yansımasıdır. Çiniler, farklı desen ve renklerde olup, Bursa'ya özgü motifler taşır. Turistler için mükemmel birer hatıra niteliğinde olan bu çini eserler, ev dekorasyonundan kişisel kullanıma kadar geniş bir yelpazede kullanılabilir.

Yeşil Çarşı'nın bir diğer cazibesi ise, turistik hediyelik eşyaların çeşitliliğidir. Bursa ipeğinin zarif dokunuşunu hissedebileceğiniz eşarplardan, geleneksel Türk lokumuna, el yapımı sabunlardan, özel tasarım takılara kadar pek çok seçenek bulunur. Bu hediyelikler, Bursa'nın kültürel zenginliğini ve sanatsal değerini yansıtır.

Antika severler için de Yeşil Çarşı bir cennettir. Osmanlı döneminden kalma eserler, gümüş işlemeler, eski paralar ve daha fazlası, antika dükkânlarının vitrinlerinde yerini alır. Her bir eser, geçmişin izlerini taşır ve koleksiyonerler için değerli birer parça olarak ön plana çıkar.

    Yeşil Çarşı'yı ziyaret etmek, sadece alışveriş yapmak değil, aynı zamanda Bursa'nın tarihine ve kültürüne bir yolculuk yapmak anlamına gelir. Burada geçirilen her an, ziyaretçilere şehrin ruhunu hissettirir ve unutulmaz anılar bırakır.

Eğer Bursa'ya yolunuz düşerse, Yeşil Çarşı'yı ziyaret etmeyi unutmayın. Burada, hem göz alıcı hediyelikler bulacak hem de Bursa'nın tarihini ve kültürünü daha yakından tanıma fırsatı yakalayacaksınız. Yeşil Çarşı, Bursa'nın tarihini yaşatan ve geleceğe taşıyan bir mekân olarak, her ziyaretçiye kapılarını açık tutar. Bursa'nın bu eşsiz köşesinde, alışverişin ve keşfin tadını çıkarın!

 Bursa'nın tarihi dokusunu ve kültürel zenginliğini yansıtan Yeşil Türbe ve Yeşil Camii, Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Yeşil Türbe, Osmanlı İmparatorluğu'nun beşinci padişahı Çelebi Mehmed için 1421 yılında inşa edilmiştir. Türbenin dış cephelerini süsleyen yeşil ve turkuaz renkli çiniler, yapıya adını vermiştir ve bu çiniler, Osmanlı çini sanatının en güzel örneklerinden biri olarak görülür.

Çelebi Mehmed, Osmanlı Devleti'nin ikinci kurucusu olarak kabul edilir ve türbede onun yanı sıra kızlarından Selçuk Hatun, Hafsa, Ayşe, Sitti Hatun; oğulları Mahmud ve Yusuf Beyler ve dadıları da gömülüdür. Yeşil Türbe'nin yapımı, Çelebi Mehmed'in vefatından 40 gün önce tamamlanmış ve vefatı halktan 40 gün gizlendikten sonra türbeye defnedilmiştir.

Yeşil Camii ise, Çelebi Mehmed'in emriyle 1419 yılında yapımına başlanmış ve 1424 yılında tamamlanmıştır. Cami, Osmanlı mimarisinin ilk dönemlerine ait önemli bir yapı olup, içinde bulunduğu Yeşil Külliye'nin diğer yapılarıyla birlikte Bursa'nın simgelerinden biridir. Caminin ünü, özellikle 15. yüzyıl Osmanlı çini sanatının ayrı bir özelliğe ve öneme sahip çini kaplamalarından gelir. Bu çiniler, caminin iç ve dış dekorasyonunda geniş bir yer kaplar ve zengin motifleriyle dikkat çeker.

Yeşil Camii ve Yeşil Türbe, Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu'nun Doğuşu adı altında UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almakta ve bu eserler, Osmanlı Devleti'nin ihtişamını ve kültürel mirasını günümüze taşımaktadır. Bu yapılar, aynı zamanda dini ve kültürel açıdan da büyük bir öneme sahiptir ve ziyaretçilere Osmanlı döneminin ruhunu hissettirir.

Yeşil Külliye'nin diğer yapıları arasında medrese, han, hamam ve imaret gibi sosyal ve dini fonksiyonları olan yapılar bulunur. Bu kompleks, Osmanlı mimarisinin yanı sıra sosyal ve dini yaşamın bir bütün olarak ele alındığı bir merkez olarak da önem taşır. Bursa'nın Yeşil semtinde yer alan bu tarihi yapılar, şehrin manevi atmosferini ve tarihi zenginliğini ziyaretçilere sunar.

Yeşil Türbe ve Camii, Bursa'nın ve Türkiye'nin tarihi ve kültürel mirasının korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu yapılar, sadece mimari ve sanatsal değerleriyle değil, aynı zamanda içlerinde barındırdıkları tarihi ve manevi hikayelerle de ziyaretçileri etkilemeye devam etmektedir.

 

      Seyyidlik, İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan ve genellikle Hz. Muhammed'in soyundan gelen kişilere verilen bir unvandır. Arapça kökenli bir kelime olan seyyid, "efendi", "bey", "lider" veya "önder" gibi anlamlara gelir. Seyyidlik, özellikle Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın soyundan gelenler için kullanılır ve bu kişiler, İslam toplumunda saygı ve hürmet gören bireylerdir.

Seyyid unvanı, Hz. Muhammed'in torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile başlar ve onların soyundan gelenlere devam eder. Bu soydan gelenler, genellikle kendi toplulukları içinde dini ve sosyal konularda söz sahibi kişiler olarak kabul edilirler. Seyyidler, İslam tarihinde çeşitli dönemlerde toplum liderliği, bilim, sanat ve siyaset gibi alanlarda etkili olmuşlardır.

Seyyid unvanının kullanımı, coğrafi ve mezhebi farklılıklara göre değişiklik gösterebilir. Örneğin, Şii mezhebinde seyyidlik daha yaygın bir kavramken, Sünni mezhebinde bu unvan daha az kullanılır. Ayrıca, bazı İslam topluluklarında seyyidler, özel aile isimleri veya soyadları ile tanınabilirler.

Seyyidlik, sadece soy bağı ile değil, aynı zamanda kişinin ahlaki ve dini nitelikleri ile de ilişkilendirilir. Bir seyyidin, İslam'ın temel değerlerine bağlı bir yaşam sürdürmesi ve topluma örnek olması beklenir. Bu nedenle, seyyid unvanı taşıyan kişiler, toplum içinde yüksek bir itibara sahiptir ve bu itibar, onlara dini ve sosyal sorumluluklar yükler.

Seyyidlikle ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenler için, İslam Ansiklopedisi ve diğer dini kaynaklar detaylı bilgiler sunar. Bu kaynaklar, seyyidlik kavramının tarihsel gelişimini, İslam dünyasındaki rolünü ve günümüzdeki durumunu geniş bir perspektifle ele alır.

Seyyidlik, İslam dünyasının zengin kültürel ve dini mirasının bir parçası olarak, bugün de önemini korumaktadır. Bu unvan, Hz. Muhammed'in soyundan gelenlerin nesiller boyu devam eden mirası ve İslam toplumundaki saygın konumlarını simgeler. Seyyidler, geçmişten günümüze İslam medeniyetinin şekillenmesinde önemli roller üstlenmiş ve toplumun manevi gelişimine katkıda bulunmuşlardır.

               Bursa Emirsultan Camii ve Türbesi: Osmanlı'nın Manevi Mirası

Bursa, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk başkenti olarak bilinir ve bu tarihi şehir, birçok önemli mimari yapıya ev sahipliği yapar. Bu yapıların en dikkat çekicilerinden biri, Emirsultan Camii ve Türbesi'dir. Emirsultan Camii, Bursa'nın manevi atmosferini yansıtan ve şehrin siluetine hakim olan tarihi ve kültürel bir simgedir.

Emirsultan Camii, 15. yüzyılda ilk olarak inşa edilmiş ve zaman içinde birkaç kez yeniden yapılandırılmıştır. Cami, adını Buhara'dan gelen bir derviş ve alim olan, aynı zamanda Osmanlı Sultanı Bayezid I'in danışmanı ve damadı olan Emir Sultan'dan alır. Emir Sultan, Mehmed Şemseddin olarak da bilinir ve onun türbesi, cami kompleksinin bir parçası olarak ziyaretçilere açıktır.

Caminin ilk kurucusu, Sultan Mehmed I tarafından 15. yüzyılın başlarında kurulan bir dini komplekstir. Daha sonra, Sultan Murad II'nin hükümdarlığı sırasında, Bayezid I'in kızı Hundi Fatma Hatun tarafından ilk cami inşa edilmiştir. Günümüzdeki cami, 1766 depreminde yıkılan orijinal 15. yüzyıl yapısının yerine inşa edilmiştir. Sultan Selim III için 1804 yılında yeniden inşa edilen cami, her yeniden yapılandırmada biraz daha değişiklik göstermiştir.

1855 Bursa depreminden sonra, Emirsultan Camii ve türbesi, Sultan Abdülaziz döneminde 1868 yılında tamamen Barok tarzında yeniden inşa edilmiştir. Cami ve türbe, geniş bir avlu ile birbirine bağlanır ve avlunun girişinde büyük bir şadırvan bulunur. Avluya doğu ve batı uçlarından girilir ve cami ile türbe avludan erişilebilir. Avluyu çevreleyen ahşap bir sundurma, binalara giden kemerli geçitlerde yüksek kubbelere yükselir.

Cami, avlunun güney tarafında, kuzey köşelerinde iki minare ile yüksek tek bir dua salonudur. Türbe de güney tarafta yer alır ve merkezde kubbeli bir oda ile yan odaları bulunur ve Emir Sultan ve ailesinin mezarlarını barındırır. Avlunun kuzey köşesindeki diğer odalar imamlar tarafından kullanılır. Kompleksin aşağısına doğru Osmanlı mezarlığı uzanır.

Emirsultan Camii ve Türbesi, Bursa'nın tarihi ve manevi mirasının önemli bir parçasıdır ve ziyaretçilere Osmanlı mimarisinin ve kültürünün benzersiz örneklerini sunar. Bu yapı, hem yerel halk hem de dünya çapında birçok ziyaretçi tarafından saygı ve hayranlıkla ziyaret edilen bir yerdir. Emirsultan Camii ve Türbesi, Bursa'nın ve Türkiye'nin zengin tarihini ve kültürel çeşitliliğini keşfetmek isteyen herkes için kaçırılmaması gereken bir duraktır.

    Emir Sultan Hazretleri Kimdir? 

Emir Sultan, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş döneminde yaşamış, İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış bir din adamıdır. 1368 yılında Buhara'da doğan Emir Sultan'ın asıl adı Muhammed bin Ali'dir ve lakabı Şemsüddîn'dir. Soy olarak Hz. Muhammed Peygamber'in torunu Hüseyin'e dayanmaktadır. Emir Sultan, Bursa'ya 1391 yılında göç etmiş ve Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid'in kızı Hundi Fatma Hatun ile evlenmiştir. 1430 yılında Bursa'da vefat eden Emir Sultan'ın türbesi, Bursa'da kendisine adanmış olan Emir Sultan Camii yanındadır.

Emir Sultan, aynı zamanda bir ilim adamı olarak da bilinir ve eserleri, İslam alimleri arasında saygı görmüştür. Buhara'da doğup büyüdüğü için "Muhammed Buhârî", Seyyid olduğu için "Emîr Buhârî" ve Yıldırım Bayezid Han'ın damadı olduktan sonra "Emîr Sultan" olarak anılmıştır. Onun hayatı, tasavvufi öğretileri ve insanlara rehberlik etmesi, bugün bile birçok kişi tarafından ilham kaynağı olarak görülmektedir.

Emir Sultan'ın hayatı, sadece Osmanlı tarihinde değil, aynı zamanda İslam tarihinde de önemli bir yer tutar. Onun yaşamı ve öğretileri, günümüzde hala Bursa'da ve Türkiye'nin dört bir yanında büyük bir saygı ve sevgiyle anılmaktadır. Emir Sultan'ın manevi mirası, onun adını taşıyan cami ve türbesiyle birlikte, ziyaretçilere ve araştırmacılara ilham vermeye devam etmektedir.

 

 Mudanya!.. Bursa'nın Sahil Kasabasına Yolculuk

      Mudanya, Marmara Denizi'nin güney kıyısında yer alan ve tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve huzurlu atmosferi ile bilinen bir Bursa ilçesidir. İstanbul'dan Mudanya'ya seyahat etmek isteyenler için feribot, hem pratik hem de keyifli bir alternatif sunuyor. İstanbul'dan kalkan feribotlar, yaklaşık 75 dakika süren bir yolculukla sizi Mudanya'nın merkezine ulaştırıyor.

Feribot seferleri, özellikle hafta sonları ve tatil dönemlerinde yoğunlaşabiliyor. Bu nedenle, seyahatinizi planlarken biletinizi önceden almak ve sefer saatlerini kontrol etmek önem taşıyor. obilet.com gibi online platformlar, farklı feribot firmalarının bilet fiyatlarını ve sefer saatlerini karşılaştırma imkanı sunarak, seyahatinizi kolaylaştırıyor.

Mudanya'ya vardığınızda, sizi tarihi bir liman kasabasının sıcaklığı karşılıyor. Sahil boyunca uzanan restoranlar, kafeler ve çay bahçeleri, deniz manzarası eşliğinde keyifli vakit geçirmenizi sağlıyor. Ayrıca, Mudanya'nın dar ve taş döşeli sokaklarında yürüyerek, Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan evleri ve tarihi yapıları keşfedebilirsiniz.

Bursa Uludağ Hakkında